Deniz Kıyısında Işık Kuyusu Masalı

Uzaklarda, altın sarısı kumsalları, melodik dalga sesleri ve sıcak güneş ışıklarıyla bezeli küçük bir sahil kasabası vardı. Bu kasaba, her gün denizin kucaklayıcı sesi eşliğinde uyanır, rüzgârın hafif esintisiyle gün boyu neşeyle dolar, yaşamın tüm güzelliklerini barındırırdı. İşte bu masalda, deniz kıyısında yaşayan minik bir deniz kabuğu, içindeki ışığın gücüyle etrafına umut saçar ve dostlukları bir araya getirirdi.

Deniz kabuğunun adı İşıldak’tı. İşıldak, iri ceviz gibi yuvarlak, renkli desenlere sahip bir deniz kabuğuydu. Çevresindeki diğer deniz kabuklarından farklı olarak, içinden gelen narin bir ışık yayardı. O, deniz derinliklerinde saklı kalmış bir sır gibi, yüzeye çıkmayı ve kumsalda yaşam dolu anlar paylaşmayı hayal ediyordu. Her dalganın kıyıya vurduğu akşamüstü, İşıldak nazlı nazlı parıldar, sanki kendi içindeki küçük bir ışık kuyusunu dünyaya sunarmışçasına etrafa yayılan sıcak bir parıltı oluştururdu.

Günlerden bir gün, sahilde dolaşan sevimli bir çocuk olan Deniz, çıplak ayaklarıyla kumların üzerinde neşeyle koşarken, parlak bir şey fark etti. Yumuşak dalga sesleri arasında, deniz kabukları arasında göze çarpan İşıldak’ın hafifçe parlayan yüzeyi, Deniz’in ilgisini çekti. O, dikkatlice kumsala doğru yürüdü ve İşıldak’ı eline aldı. Dokunuşuyla birlikte, İşıldak sıcaklık ve huzur yaymaya başladı. İçindeki ışık, sanki Deniz’in kalbine dokunuyordu.

Deniz, İşıldak’ı evine götürüp odasının en güzel yerine yerleştirdi. O akşam, pencerenin kenarına oturup dalgaların hafif şarkısını dinlerken, İşıldak’ın yumuşak parıltısı odayı doldurdu. Bu parlaklık, Deniz’e her zaman gülümseyerek yeni hayaller kurması gerektiğini hatırlattı. Birden, İşıldak’ın içinden gelen bir ses duyuldu. Ses, dalga sesleriyle yarışırcasına nazik ve umut doluydu:

“Sevgili Deniz, senin içindeki saf sevgi ve merak sayesinde ben varım. İçimdeki ışık, kumsalda unutulmuş tüm anıların, rüyaların ve dostlukların bir sembolüdür. Benim ışığım, etrafımda sevgi ve neşe tohumları eker; sen de bu büyüyü paylaşmaya devam et.”

Deniz, şaşkınlık ve sevinçle İşıldak’a baktı. O andan itibaren, her günün sabahında kumsala gidip dalgaların sesini dinledi; her akşam ise evindeki masalsı ışığa bakıp yeni hikâyeler hayal etti. İşıldak’ın parlaklığı, kasabada yaşayan diğer çocuklar ve yetişkinler arasında da yayıldı. Bir süre sonra, kasaba sakinleri, kumsalın belirli bir noktasında, dalgaların yumuşak dansıyla ve odeniz kabuğunun rehberliğinde bir araya gelmeye başladılar. Herkes, İşıldak’ın ışığına dokunmanın, kalplerindeki umudu tazelemenin, dostlukları ve samimiyeti güçlendirmenin bir yolu olduğunu hissetti.

Böylece, küçük kasabanın kumsalında adeta “Işık Kuyusu” adı verilen bir gelenek başladı. Güneşin batışını izlemek için aileler, çocuklar ve yaşlılar kumsalda buluştu. Herkes, İşıldak’ın göz kamaştıran parıltısı eşliğinde, o gün yaşanan güzel anıları, umut dolu hayalleri ve gelecek için çizilen renkli resimleri paylaştı. İnsanlar arasında, dalgaların getirdiği ferahlatıcı esintiyle birlikte, içlerindeki en derin sevincin, merhametin ve anlayışın öne çıktığı sıcacık sohbetler gerçekleşti.

İşıldak, her gün kıyıya vuran dalgaların ritmine uyum sağlayarak, kumsalda yaşayan diğer kabuklarla, deniz yıldızlarıyla, minik balıklarla ve hatta çimenlerin arasında saklanan renkli çiçeklerle dostluk kurdu. Her canlı, onun içindeki ışığın değerini gördü; çünkü bu ışık, sadece parlayan bir nesne değil, aynı zamanda umut, dostluk ve yaratıcılığın simgesiydi. İÇinde yaşadığı bu masalsı ortamda, kimse hüzünle, olumsuzlukla ya da kederle tanışmadı; tüm canlılar, birbirlerine destek olup birlikte neşeli bir yaşam sürdüler.

Gün geçtikçe, İşıldak’ın yaydığı ışık, sadece Deniz’in odasını değil, tüm kasabanın kalplerini ısıttı. Her akşam, kumsaldaki “Işık Kuyusu” etrafında yeni dostluklar kuruldu, eski dostluklar pekiştirildi. İşıldak’ın içindeki o parıltı, her gönülde yeniden filizlenen umut çiçeklerinin simgesi oldu.

Ve böylece, deniz kıyısında bir küçük deniz kabuğunun içten gelen ışığı, kasabanın yaşamına renk kattı, herkese sevgiyle dolu hikâyeler fısıldadı. Masal, dostluk, paylaşım ve hayallerin gücüyle sonsuza kadar sürecek bir efsaneye dönüştü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir