Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Büyük Kum Denizi’nin uçsuz bucaksız düzlüklerinde, Fennek adında kulakları kocaman bir tilki, yavaş mı yavaş bir Çöl Kaplumbağası ve esprili bir genç Deve yaşarmış. Bu üç dost, her sabah birlikte oyunlar oynar, kaktüslerin gölgesinde sohbet eder ve çölde gizli kalmış çiçekleri ararlarmış.
Günlerden bir gün, gökyüzü birdenbire kızıla boyanmış, esen rüzgâr yön değiştirmiş. Fennek’in minik burnu önce bir toz kokusu almış, sonra Güneş daha erken batmaya başlamış. “Bunlar çok garip,” demiş Kaplumbağa. “Acaba bir fırtına mı geliyor?” Deve ise gökyüzüne bakıp korkmuş. “Ya çöl kaybolursa? Kumlar her yeri örterse? Oyun oynayacak yerimiz kalmazsa?” Üçlü hemen bir araya gelip ne yapacaklarını düşünmüşler. Fennek, “Bence kuyuların üzerine tavan yapalım, böylece kumu koruruz!” demiş. Kaplumbağa, “Kumlara perde çekelim, o zaman savrulmazlar” diye öneride bulunmuş. Deve ise düşünmüş, düşünmüş ve sonra gülmeye başlamış. “Bence bu değişimi anlayan biriyle konuşmalıyız: Bilge Akbaba!” demiş. Böylece üç arkadaş yola koyulmuş. Tepeleri aşmışlar, kurumuş vadileri geçmişler ve sonunda kayalıkların tepesindeki yaşlı Akbaba’yı bulmuşlar. Durumu anlatınca Akbaba kahkaha atmış. “Ah çocuklar, siz sadece yaz mevsimini biliyorsunuz. Şimdi sonbahar geliyor. Güneş daha erken batıyor, rüzgâr yön değiştiriyor. Bu doğanın döngüsüdür. Yakında kış rüzgârları esecek. Ama korkmayın, ilkbahar da gelecek.” demiş.
Üç dost ilk kez “mevsimler” diye bir şey duydukları için çok şaşırmışlar. Akbaba hepsine mevsimlerin nasıl işlediğini, çölde bile değişimlerin nasıl yaşandığını uzun uzun anlatmış. Eve döndüklerinde içleri rahatlamış. Şimdi onlar da biliyorlarmış ki her değişim korkulacak değil, keşfedilecek bir yenilikmiş.
Yazar: Ezgi E.
Kaynak: https://www.uykumasallari.com/

