Bir zamanlar küçük bir köyde, kırmızı başlıklı peleriniyle tanınan sevimli bir kız yaşarmış. Her sabah kuş sesleriyle uyanır, annesine yardım eder, sonra da ormandaki büyükannesini ziyaret edermiş.
Bir gün annesi, “Bu sepeti büyükannene götür ama yoldan sakın ayrılma,” demiş. Kırmızı Başlıklı Kız sepeti alıp yola koyulmuş. Ormanda yürürken karşısına kurnaz bir kurt çıkmış.
“Merhaba küçük kız, nereye böyle?” diye sormuş kurt sinsi bir gülümsemeyle.
“Büyükanneme gidiyorum,” demiş Kırmızı Başlıklı Kız. Kurt hemen bir plan yapmış. Kızın önünden gidip büyükannenin evine ulaşmış, onu dolaba saklamış ve yerine geçmiş.
Kırmızı Başlıklı Kız kapıyı açtığında büyükannesinin sesi biraz garip gelmiş. “Büyükannem, gözlerin neden bu kadar büyük?” diye sormuş.
“Seni daha iyi görebilmek için,” demiş kurt.
“Peki ya kulakların?”
“Seni daha iyi duyabilmek için.”
“Peki ya dişlerin?”
“Seni daha iyi yiyebilmek için!” deyip kurdun ağzı açılmış!
Tam o sırada ormandan geçen bir oduncu içeri girip kurdu yakalamış ve büyükanneyle torununu kurtarmış.
O günden sonra Kırmızı Başlıklı Kız bir daha asla yoldan ayrılmamış ve annesinin sözünden çıkmamış. Bu masal da burada bitmiş.

