Ayşegül ve Konuşan Kitaplık Masalı

Ayşegül, kitap okumayı çok seven bir kızdı. Ne zaman boş vakti olsa, hemen bir köşeye çekilir, kitapların sayfaları arasında kaybolurdu. En sevdiği yer ise dedesinin evindeki büyük kitaplıktı. Bu kitaplık, salonun bir köşesinde upuzun durur, her rafı farklı hikâyelerle dolup taşardı.

Bir gün Ayşegül, dedesinin evine misafirliğe gitti. Dede onu her zamanki gibi gülümseyerek karşıladı:

“Hoş geldin kitapsever torunum! Bak, kitaplık seni çok özledi.”

Ayşegül kıkırdadı. “Kitaplık özler mi hiç dede?”

Dede göz kırptı. “Bu kitaplık farklıdır… Belki bir gün sen de fark edersin.”

O gece, herkes uyuduktan sonra Ayşegül kitaplığa yöneldi. El fenerini aldı, sessizce salona girdi. Işığı kitaplığa tuttuğu anda bir ses duydu.

“Hmmm… Nihayet geldin Ayşegül.”

Ayşegül irkildi. “K-kim konuştu?”

“Benim, Kitaplık. Merak etme, sana zarar vermem.”

Ayşegül şaşkınlıktan donakaldı. Koca kitaplık gerçekten konuşuyordu!

“Gerçek misin?” diye sordu ürkekçe.

“Gerçeğim elbette. Yıllardır senin gibi kitapları seven birini bekliyordum. Sana bir sırrımı anlatacağım,” dedi Kitaplık ve içinden bir kitap hafifçe dışarı kaydı.

Ayşegül kitabı çekip açtı. Birden odada renkli ışıklar dönmeye başladı. Sayfalar parladı, kitaplık gıcırdayarak açıldı… ve Ayşegül kendini bir masal dünyasının içinde buldu!

Orası kitapların yaşadığı bir dünyaydı. Her kitap, içindeki karakterlerle birlikte hareket ediyordu. Prensesler, uzaylılar, korsanlar, robotlar… Hepsi gerçek gibiydi.

“Burası… inanılmaz!” dedi Ayşegül.

Kitaplık konuşmaya devam etti: “Ama buraya herkes giremez. Sadece kitaplara gerçekten değer veren çocuklar bu kapıdan geçebilir.”

Ayşegül, kitapların arasına karıştı. Bir süre korsanlarla define aradı, sonra robotlarla uzay gemisine bindi, ardından bir cadı okulunda büyü tarifleri öğrendi.

Ama sonra fark etti ki, kitapların bazısı tozlanmış, unutulmuş köşelere itilmişti. Onlara kimse dokunmuyordu.

“Bu kitaplar neden böyle üzgün?” diye sordu.

Kitaplık iç çekti: “Bazı çocuklar sadece popüler hikâyeleri okuyor. Oysa her kitabın anlatacak özel bir hikâyesi vardır. Ama okunmadıkça, unutuldukça… içleri solar.”

Ayşegül kitaplara yaklaştı, birini eline aldı ve yüksek sesle okumaya başladı. Kitap birden ışıldadı, kapağı parladı, içinden bir kelebek gibi renkli bir karakter çıktı. Diğer kitaplar da canlandı.

Ayşegül, kitapların sadece okunarak yaşayabildiğini anladı.

O gece masal dünyasında uzun süre kaldı. Sabah olduğunda, kitap elinde, tekrar kitaplıktan dışarı çıktı. El fenerini kapattı ve içini bir sıcaklık kapladı.

O günden sonra Ayşegül, her gün farklı bir kitap okumaya başladı. Unutulmuş kitaplara hayat verdi. Arkadaşlarına da kitapların sihrini anlattı.

Ve her gece, kitaplıktan bir ses yankılanmaya devam etti:

“Teşekkür ederim Ayşegül. Senin gibi bir okurla hayat çok daha renkli.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir